Saygıdeğer okurlar,
Oluşum süreci 1992’de düzenlenen Ankara Zirvesi ile başlayan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 3 Ekim 2019 tarihinde kuruluşunun 10. Yılını doldurmuştur. Türk Konseyi, ilki Ekim 1992’de düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları zirvesine kurumsal bir yapı kazandırılması ve Türk Dünyasının bütünleşme çabalarının bir uluslararası örgüt çatısı altında sürdürülmesi amacıyla kurulmuştur. 3 Ekim 2009 tarihinde Nahcivan’da düzenlenen 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nde imzalanan Sonuç Bildirisi, Türk Keneşi’nin kuruluş senedi olarak kabul edilir. Bir yıl sonra 16 Eylül 2010 tarihinde İstanbul’da düzenlenen 1. Türk Keneşi Zirvesi’nde ise 3 Ekim tarihinin üye ülkelerde Türk Dünyası işbirliği günü olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. 3 Ekim tarihi, Türk Dünyasının sosyal bilimler alanındaki birikimini zenginleştirmek, Türk tarihinin ve kültürünün farklı yönlerini yansıtan araştırmaları insanlığın istifadesine sunmak, Türk Dünyasının güncel sorunlarına ilişkin çözümler üretmek gibi amaçlar doğrultusunda yayın yapan bilig için de en önemli bayramlardan biridir. Bundan hareketle bu sayımızı Türk Keneşi’nin 10. Yıl dönümüne ithaf ettik ve Türk Dünyası bütünleşmesini özel dosya konusu olarak belirledik.
Bu sayıda birbirinden değerli 11 makale yer almaktadır. Erman Akıllı makalesinde TÜRKSOY ve Türk Keneşi’ni Karl Deutch’un “transactionalist” yaklaşımı etrafında ele almaktadır. Akıllı, her iki örgütün de kültürel diplomasi alanında önemli işlevler yerine getirdiği üzerinde durmaktadır. 1993 yılında kurulan ve temel amacı Türk Cumhuriyetleri arasında kültürel işbirliğini güçlendirmek olan TÜRKSOY, günümüzde Türk Keneşi şemsiyesi altında faaliyet gösteren ilişkili kurumlardan biridir. Ayfer Gedikli vd. tarafından hazırlanan makale sağlık harcamaları ile yaşam beklentisi ilişkisini Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetleri örneğinde incelemektedir. 2000-2015 yılları arasındaki veriler üzerinden iki değişken arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Fırat Yaldız, Türk diasporası kavramını eleştirel bir yaklaşımla ele almakta ve Türk diasporasının olup olamayacağı sorusuna yanıt aramaktadır. İbrahim Sarıtaş’ın makalesi yüz yıl önce Osmanlı topraklarında yaşanan küresel güç mücadelesini Alman diplomat ve arkeolog Oppenhaim üzerinden anlatmaktadır. Sarıtaş’ın makalesi Pan-İslamizm ve Pan-Türkizm politikalarının ortaya çıkışında Almanya’nın yadsınamaz bir etkisinin olduğunu göz önüne sermektedir. Nilgün Eliküçük, ÇHC’nin başlattığı “tek yol tek kuşak” projesini Çinli akademisyenlerin gözünden analiz etmektedir. Savaş Çevik ise makalesinde Türkiye’de ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde vatandaşların, devletin rolüne ilişkin tutumlarını incelemektedir. Nazım Hikmet Polat’ın kaleme aldığı makalede ise edebiyat dersi kitaplarının Türk Dünasının bütünleşmesi açısından
oynadığı rolün önemi üzerinde durmaktadır.
Gaspıralı İsmail “dilde fikirde işte birlik” idealiyle 1883’ten vefat ettiği 1914 yılına kadar 31 yıl boyunca Tercüman gazetesini yayımlamış ve bu ideali yaygınlaştırmak için ömrü boyunca çalışmıştır. “Dilde Fikirde İşte Birlik” yaklaşımının günümüzde Türk Dünyası bütünleşmesinin mottosuna dönüşmesinin arka planında Gaspıralı’nın bir ömür devam eden hem zihnî hem de fiilî emekleri vardır. Aynı ideali paylaşan ve bu ideal için çaba gösteren tüm yazar ve okuyucularımızın 3 Ekim Türk Dünyası İşbirliği Gününü kutlar, yeni sayımızın faydalı olmasını temenni ederiz.
Prof. Dr. Fırat Purtaş
Yayın Yönetmeni