Sayı: 100 Kış 2022
Editörden
Değerli Okuyucular,
bilig, Türkiye ile Kazakistan’ın ortak eseri olan ve Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin adını taşıyan üniversitemizin Türk dünyasında sosyal bilimlere yön verme iddiasıyla yayınladığı bilimsel bir dergidir. 1996’dan günümüze kesintisiz bir şekilde yayınlanan zengin içeriğiyle Türk düşünce dünyasının eşsiz hazinelerini okuyucuya ulaştıran bilig, geleneği yaşatarak her daim yenilenen, öncü ve örnek olma bilinciyle sürdürülen bir çabanın neticesidir. Böylesine anlamlı bir çalışmanın parçası olmak ve bilig’in 100. sayısını size sunmaktan büyük mutluluk duymaktayım.
bilig’in, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı tarafından yayınlanması dergiye ayrı bir anlam ve değer yüklemektedir. Türkiye ile Kazakistan’ın ilk uluslararası üniversitesi olan ve Türk dünyasının geleceğini inşa edecek yeni kuşakları yetiştirme misyonu ile kurulan Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin, SSCI ve Scopus başta olmak üzere uluslararası saygın indeksler tarafından taranan bilimsel bir dergiye sahip olması takdire şayandır. Bu açıdan bilig; dile, tarihe, edebiyata, felsefeye, sosyolojiye ve sosyal bilimlerin diğer alanlarına dair kendi bakış açımızı ortaya koyma, kendi tasavvurumuzla hikâyemizi dünyaya anlatma iddiasına sahip bir dergidir.
Türkiye’de ve dünya genelinde tarih yazıcılığından uluslararası sistem tartışmalarına, felsefeden edebiyata, iktisattan toplum çalışmalarına Avrupa-merkezci bir sosyal bilim anlayışı hâkimdir. Bu bakış açısı Türk-İslam dünyasını görmezden gelen ya da edilgen kılan neticeler ortaya çıkarmaktadır. Tarih, felsefe, edebiyat gibi alanlarda disiplinler arası ve çok boyutlu derinlikli çalışmalar yapmadan kültürel mirasımızın engin zenginliklerini tam anlamıyla kavrayabilmemiz mümkün değildir. Oryantalizmin dayattığı bilgiye eleştirel bir yaklaşım geliştirebilmek, alternatif bir bilim felsefesi oluşturmak açısından bilig gibi platformlar hayati işlevler görmektedir.
2021 yılında Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarının 30. yılını doldurmuşlardır. 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi’nde Türk cumhuriyetleri arasındaki çok taraflı iş birliği yapısı Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüştürülmüştür. Bu çatı altında siyasi, iktisadi ve ticari alanlarda sürdürülen iş birliği yanında insani alanlarda da pek çok proje yürütülmektedir. Bunlardan biri de Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin dönem başkanlığını yürüttüğü Türk Üniversiteler Birliği’dir. Türk Üniversiteler Birliği, üye ülkelerin üniversiteleri arasında öğrenci ve akademisyen hareketliliğini artırma, ortak bilimsel projeler geliştirme, ortak bilimsel etkinlikler ve yayınlar yapma gibi hedefleri hayata geçirmek için faaliyet göstermektedir. Bu açıdan Ahmet Yesevi Üniversitesi ve bilig dergisi, Türk devletleri arasındaki bilim diplomasisinin somut çıktılarından en parlağıdır.
İnsanlığın karşılaştığı ortak sorunları ele almak ve yapıcı uluslararası ortaklıklar kurmak için devletler arasında bilimsel işbirliklerinin tesis edilmesi olarak tanımlanabilecek bilim diplomasisi kapsamında; ortak üniversiteler ve enstitüler kurulması, eğitim bursları, yaz kampları, sergiler ve festivaller gibi etkinlikler sıralanabilir. Kuruluşu, amaçları ve gerçekleştirdiği faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkiye ve Kazakistan’ın yürüttüğü başarılı bir bilim diplomasisi örneğidir.
Yaşadığımız dönemde tarih baş döndürücü bir hızla akmakta, ancak bir asra sığabilecek gelişmeler bir yılda ortaya çıkabilmektedir. Bu koşullarda akademik çalışmaların eleştirel düşünceden vaz geçmeden ve çağın ruhuna teslim olmadan, çağla beraber ve onun ötesinde bir yaklaşımla kaleme alınması hayatiyet kazanmaktadır. Çağın esiri olmadan, çağın gerekleri doğrultusunda iyi, güzel ve doğru arayışından vaz geçmeden çalışmak pek çok toplumsal meselenin çözümünün reçetesidir. Uzun tarihi perspektiften baktığımızda, Orta Asya’nın derinliklerinden çıkarak Avrupa’ya kadar yayılan Türkler, kültürel etkileşime ve küreselleşmeye hiçbir zaman yabancı olmadılar. Bin yıllık bu büyük yürüyüşe baktığımızda atalarımızın, yol boyunca farklı kültürlerle, dillerle, dini gruplarla, siyasi yapılarla yoğun bir etkileşim içerisinde oldukları ve kendilerine özgü bir medeniyet havzası inşa ettikleri açıkça görülür. Dolayısıyla bugünkü küreselleşmenin ortaya koyduğu tehditler, sınamalar karşısında birlikten güç alarak güçlü bir duruş sergilemekteyiz.
Fakir bir dille zengin bir düşünce dünyası kurmak, başkalarının kavramları ve tasavvurları ile meselelerimize çözüm üretmek kabili mümkün değildir. Orta Asya’nın derinliklerinden başlayıp, Balkanlara, Orta Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyada tarih boyunca kültürün, medeniyetin, barışın, insanlığın, ahlakın, cömertliğin, hamiyetin timsali olan Ahmet Yesevilerin, Mevlanaların, Yunusların varisleri olarak bizler kendi tasavvurumuzu yeniden inşa ve ihya etmek için bilig gibi eserlerimizin sayısını daha da artırmalı, niteliğini daha da yükseltmeliyiz. Bu düşüncelerle bilig’in 100. sayısının hayırlı olmasını temenni eder, iyi okumalar dilerim.
Prof. Dr. İbrahim Kalın
T.C. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
Cengiz Buyar & Uğur Ünal
Contribution of Organization of Turkic States Members to World Heritage at a Time of Cultural Convergence from the Past to the FutureIn its journey from ancient history, human society has brought along many cultural and architectural values or properties. Some of which have reached our days and some of which have not for various reasons. Cultural values that are part of the common history of mankind are called world heritage. Since 1972, UNESCO has included cultural and natural heritage sites that can be considered as common assets of all mankind in the World Heritage List and work to protect them.
UNESCO’s work on the World Heritage List fulfils the important task of making the values that humanity is about to lose visible and permanent again. As of 2019, there are 1,121 cultural heritage sites on the UNESCO World Heritage List. In this study, the cultural and natural heritage of the countries belonging to the Organization of Turkic States (Turkic Council) has been discussed using statistical and descriptive analysis methods according to the ten main criteria defined by UNESCO. Thus, it aims to jointly examine the cultural and natural heritage of the Turkish world inscribed on the World Cultural Heritage List and to assess them from an awareness-raising perspective.
Keywords: Culture, World Heritage List, UNESCO, Turkic World, Organization of Turkic States.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10001 [HTML]
Seyfullah Yıldırım & Mehmet Topay
Perception of Turks and Common Ancestor in Kazakh GenealogyThe chart showing all the members of the genealogy, starting from the farthest ancestor of a person or family to him, is defined as the genealogy. These genealogies, called “Şejire” (шежіре) in Kazakh Turkish, are an important genre in Kazakh oral literature, and have long been sung by representatives of oral
utterance tradition such as aqyn and zhyrau in oral tradition and delivered to the present day, and today they have been substantially in written form.
Genealogies, although have undergone major changes when being verbally transmitted from generation to generation, are one of the most important
sources of oral history. So much so that we learn many historical personalities and events, Oghuz Khan for the beginning, which is of great importance in
Turkish history, from the so-called “Oghuznāma”. Kazakh genealogy is seen to be particularly influenced by the works of Shajara-i Tarākima (Genealogy of
the Turkmens) by Abu al-Ghazi Bahadur Khan and Jāmiʿ al-tawārīkh (Compendium of Chronicles) by Rashīd al-Dīn Hamadanī. In this article, we will
focus on the genealogy tradition of Kazakh Turks and the perception of Turks in genealogies linking the Kazakhs to the Turkish origin and the individuals
considered common among Turks will be tried to be pointed out.
Keywords: Kazakh Turks, the tradition of genealogy in Kazakhs, Turkish Perception, Common Ancestor, Oghuz Khan.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10002 [HTML]
Ordaly Kongyratbayev, Saulebek Rustemov, Bakytzhan Zhursunbayev & Seiilkhan Tokbolat
19. Yüzyılın Sonu ve 20. Yüzyılın Başlarında Osmanlı – Kazak İlişkilerinin Seyri ve Rusya’nın Karşı TedbirleriBu çalışmada, 19. yy. sonu ve 20. yy. başındaki Kazak Türkleri ile Osmanlı Türkleri arasındaki ilişkileri ele alınmaktadır. Bahsi geçen bu devirde Kazak Türkleri Rusya’nın hâkimiyeti altında bulunmasına rağmen, Türkistan topraklarında hürriyet ve eşitlik uğruna birçok isyan gerçekleştirmişlerdir. Bu bağlamda Kazak Türkleri ile Osmanlı Türkleri ortak ideoloji altında birleşerek, Çarlık Rusya hükümetinin sömürgeci siyasetine karşı durmaya gayret göstermişlerdir. Anadolu ile Türkistan bölgeleri arasındaki gelişen ilişkiyi tehlikeyi bulan Çarlık Rusya hükümeti ise, önlem almaya çalışmıştır. Dolayısıyla Kazak Türkleri ile Osmanlı Türkleri arasındaki ilişkiler, Rusya yönetimi tarafından sıkı denetim altına alınmıştır. Rusya’nın uygulamaya çalıştığı denetlemelere rağmen Kazak Türkleri ile Osmanlı Türkleri arasındaki kültürel ilişkilerin kesintisiz devam etmesi hür ve huzurlu yaşamayı arzu eden milli iradenin gelişmesini etkilendiğini söylemek mümkündür. Çalışmamızda bu kültürel ilişkinin süreçleri belgelere istinaden ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kazak-Osmanlı ilişkileri, İttihat-ı Terakki, Pantürkizm, Ceditçilik, Matbuat, Balkan Savaşı.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10003 [HTML]
Akhmetova Ainur
Tursınhan Zakenoğlu’nun Mangitas (Bengütaş) Romanındaki “Mangilik El” (Ebedȋ Ülke) Kavramının Sanatsal SunumuGünümüzde sanatsal bilimsel edebiyat eleştirisi kategorisinin sanatsal eserlerde ele alınması, Kazak edebȋ eleştirisinde de önemli yere sahiptir. Kazak edebiyatında uzun süreli oluşma, gelişme ve canlanma tarihi olan “Ebedȋ Ülke” kavramı, ulusal sanat kavramlarının bir parçasıdır. Tarihsel, yazınsal ve bilimsel
araştırmalara göre “Ebedȋ Ülke” kavramının etimolojisinin 6. – 8. yüzyıllardaki “Bilge Kağan”, “Tonyukuk”, “Kül Tegin” ve diğer Eski Türk yazıtları metinlerine,
bazı eski kaynaklarda daha da önceki yüzyıllara dayandığı düşünülmektedir. Yazar Tursınhan Zakenoğlu’nun Bengütaş adlı romanında “Ebedȋ Ülke” kavramı üzerinde bir sanat birleşmesini yaratan bireysel yazma sistemleri, semboller, metaforlar, denklemler v.b. yöntemler çokça kullanılmıştır. Romanda yazarın sanatsal bakış açısına göre, “Ebedȋ Ülke” kavramı, “Yaradan’ın belirlediği Mahşer gününe kadar ulusun maddi ve manevi değerleri kendisine ait ve ebedȋ olmalıdır.” anlamına gelen geleneksel yaratıcı fikirler ile aynı anlama gelmektedir. İsmi geçen romandaki millȋ değerler, Türk halkının değerleri ve kahramanlarının betimlenmesi “Ebedȋ Ülke” kavramının tanıtımını oluşturur.
Anahtar Kelimeler: “Ebedȋ Ülke”, Kazak romanı, Türklük kavramı, “Ebedȋ Ülke” kavramı, sanatsal sunum.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10004 [HTML]
Kamelya Tekne
Romanya’daki Türk-Tatar Toplumunun Matbuat Mirasından: Bora (Viscolul)Balkan Yarımadası’ndaki Türk varlığının tarihî alt yapısı kadim bir maziye uzanmaktadır. Bölge İskitler döneminden itibaren Türk kavimlerinin uğrak güzergâhlarından biri olmuştur. Yarımadadaki Türk kültür varlığına dair gerek lisânî gerekse fizikî manada çok sayıdaki yadigâr bu tarihî silsileyi izah eder niteliktedir. Balkan coğrafyası, Anadolu kökenli Türklüğün yanı sıra, Rus yayılmacılığının ve uyguladığı politikaların zorunlu kıldığı göçler sonucunda, özellikle bugünkü Romanya ve Bulgaristan’a yerleşmiş olan Kırım Türk-Tatar toplumunu da barındırmaktadır. Romanya’daki Türk-Tatar toplumunun basın hayatının bir parçası olan Bora (Viscolul) 1938-1939 yıllarında yayımlanmıştır. On iki sayı gibi kısa ömürlü bir yayın hayatına sahip olmakla birlikte, Türklük bilinciyle faaliyet göstermesi noktasında geleceğe bırakılan emanetlerdendir. Bora dergisi Dobruca bölgesine bağlı Silistre (Durostor)’de basılmıştır. Anayurdu dışında başka bir hâkim unsurun siyasî nüfuzu altında yaşamak durumunda kalan Türk-Tatar toplumunun millî şuur bilinciyle Bora gibi bir dergiye hayat vermiş olması başlı başına önemi haizdir. Çalışmamızın amacı Balkan coğrafyasında faaliyet göstermiş bu süreli yayının muhtevasını izah ederek bilinir kılmaktır.
Anahtar Kelimeler: Türk-Tatar, Bora, Viscolul, Dobruca, Silistre, Romanya, Türk dünyası.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10005 [HTML]
Pervane Memmedli
Pioneer of Southern Azerbaijan Children’s Literature: Samed BehrengiBehrengi, who was closely interested in the problems of his time and the problems of the people he was a member of, realized the importance of raising Turkish children correctly and conveying the right messages to them, and wrote his works in fairy tale form to appeal to children. His masterpiece that brought him the real fame is his work called Little Black Fish and this work is described as “political manifesto”. S. Behrengi, who taught in the remote village schools of Azerbaijan, always spoke in Azerbaijani Turkish and wrote all of his works in his native language. He wrote articles and essays on education and pedagogy as well as literary works that collected examples of folklore; He did translation work. Samet Behrengi is one of the authors who mirror the inner world of children and wrote about their clean feelings and desires. Therefore, he is considered the architect of children’s literature in Iran and Southern Azerbaijan. In this study, within the framework of the life, ideas and works of Samed Behrengi in struggles, the contributions of the artist to the formation of Iran and South Azerbaijan children’s literature with the qualitative research method and the Little Black Fish sample were examined.
Keywords: Samed Behrengi, Turkish children, fairy tale, political manifesto, Iran, South Azerbaijan.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10006 [HTML]
Muharrem Tuna, Başak Özyurt, Ayşe Selin Dülger, Fatih Türkmen & Necmi Uyanık
Türk Dünyasında Turizmin Ülkeler Arası İş Birliği Temelli Geliştirilmesine Yönelik Nitel Bir AraştırmaAraştırmanın temel amacı, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Özbekistan ve Türkiye Cumhuriyeti ülkelerinin mevcut potansiyellerinin belirlenip geliştirilmesi ile turizm alanında iş birliği yapılmasının önemini ortaya koymaktır. Bu çalışmada, örneklemin belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ve maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır.
Çalışmada altı farklı Türk devletinin turizm akademisyenleri, bakanlık temsilcileri ve turizm sektöründe çalışan yöneticilerinden oluşan 31 kişi ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildikten sonra elde edilen verilerle MAXQDA 2020 nitel veri analiz programı kullanılarak tematik analiz yapılmıştır. Yapılan analizler neticesinde turizm alanında iş birliğinin Türk devletlerinde ekonomilerin iyileştirilmesi ve siyasi bütünlüğünün korunmasına katkı sağlayacağına; bu ülkelerdeki
turizm destinasyonlarının çeşitli yollarla tanıtım ve pazarlamasının yapılması gerektiğine ve turizm iş birliğine yönelik bir çatı örgütün kurulmasına ihtiyaç olduğuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk Devletleri, Türk Dünyası, turizm, iş birliği, turizm planlaması.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10007 [HTML]
Salih Yılmaz
Land Swap Formula in the Nagorno- Karabakh Crisis Solution: Goble Plan and Lavrov PlanWhen we examine the history of Nagorno-Karabakh, we can see that Armenian and Azerbaijani historians have been looking for the truth in the thousand-year history which, in turn, creates a controversial issue. The Nagorno-Karabakh Autonomous Region was established in 1923 and had an official status within Azerbaijan. In order to resolve this conflict, after the dissolution of the USSR, solution proposals were presented under the umbrella of the OSCE Minsk Group. In this study, plans based on land swap and international solution proposals are discussed comparatively. In addition, the land swap strategy that will be implemented within the frame of the ceasefire agreement that took place on November 9, 2020 and that will become a topic for discussion in the future will be evaluated in this study.
Keywords: Nagorno-Karabakh, Minsk Group, Azerbaijan, Armenia, Goble Plan, Lavrov Plan, Lisbon Declaration, Madrid Principles.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10008 [HTML]
Selcen Özyurt Ulutaş & Gaye Yavuzcan
Amerika’da Gönüllü Bir Osmanlı Elçisi General Lew WallaceXIX. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisindeki Ermeniler ve Türkler sorunsuz bir halde birlikte yaşayabilmişlerdi. Fakat gittikçe yayılan milliyetçilik fikrinin etkisine kapılan bazı Ermeni grupların başlattıkları siyasi ve askeri hareketler gittikçe şiddetlenmeye başladı. Özellikle Berlin Antlaşmasının (1878) 61. maddesi sayesinde ayrılıkçı taleplerini uluslararası platforma taşıma imkânına kavuştular. Avrupa’nın ve Amerika’nın dikkatini çekmek isteyen Ermeniler bir taraftan Anadolu’da isyanlar çıkartırken diğer yandan kurdukları siyasi teşkilatlar vesilesiyle yoğun propaganda faaliyetlerine başladılar. Bu çalışma sözde “Ermeni katliamı” propagandalarının öncüsü olan Osmanlı karşıtı faaliyetlerin erken aşamalarında, Amerika içinden Osmanlı sultanı yanlısı
bir sesin yükselişini değerlendirmektedir. Bu ses 1881-1885 yıllarında görev yapan Amerikan Büyükelçisi General (Gen.) Lew Wallace’ın sesidir. Çalışma onun İstanbul’daki vazifesi sonrasında Amerika’ya döndüğünde, II. Abdülhamid’e karşı başlayan Ermeni propagandaları karşısında duruş ve tutumunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: II. Abdülhamid, Lew Wallace, Osmanlı, Ermeni, Propaganda.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10009 [HTML]
Alfına Sibgatullina
Krasnoyarsk Esirlerinin Sesi: Vâveylâ Gazetesi Dizini. Haz. Dr. Merve Üner, Post Yayınevi, 2021, 112 s.Krasnoyarsk Esirlerinin Sesi: Vâveylâ Gazetesi Dizini. Haz. Dr. Merve Üner, Post Yayınevi, 2021, 112 s.
Anahtar Kelimeler: I.Dünya Savaşı, Osmanlı esirler, Rusya Krasnoyarsk kampı, el yazısı gazete Vaveyla
[HTML]