Sayı: 103 Güz 2022
Editörden
Değerli Okurlar,
bilig’in 103. sayısını sizlere sunmaktan mutluluk duyuyoruz.
Birbirinden değerli yedi makale ve bir yayın değerlendirme yazısının yer aldığı 103. sayımızda mutlaka ilginizi çekecek birkaç makale çıkacaktır. Yaşadığımız döneme enformasyon çağı, dijital çağ, metaverse çağı gibi farklı isimler verilmekte, algının gerçekliğin önüne geçtiği bir dünyanın ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Öte yandan göçler ve göçlerden kaynaklı sorunlar hayatın gerçekliği tüm çıplaklığıyla göz önüne sermektedir. Bu açıdan 21. yüzyılı göçler yüzyılı olarak tanımlamak da mümkündür. Ustabulut, Boylu ve Başar’ın makalesi “Göçmen Entegrasyon Politikası Endeksi” (MIPEX) 2015 ve 2020 çıktıları doğrultusunda Türkiye’nin göçmen politikası puanlamasındaki değişimi, altı Avrupa ülkesiyle (Almanya, Belçika, Fransa, Norveç, Finlandiya, İsveç) karşılaştırmalı bir şekilde incelenmektedir. Makalede, 2015 MIPEX raporunda Türkiye ile söz konusu Avrupa ülkeleri arasında endeks puanı açısından ciddi fark bulunmaktayken 2020 raporunda farkın azaldığı gösterilmektedir.
İran coğrafyasında uzun yıllar Türk kökenli hanedanlar hüküm sürmüştür. Rus Türkolog Barthold’un ifadesiyle İran ile Turan arasına kesin bir sınır çizmek mümkün değildir. “Safevi Devleti’nden Sonra İran’da Siyasi İktidarların Meşruiyet Arayışları” başlıklı çalışmada Safevi Devleti’nin çöküşünden sonraki yetmiş yıl içerisinde kurulan dört farklı Türk hanedanlığının meşruiyet kazanma çabalarını irdelemektedir. Bu dört devletten en uzun ömürlü olan Kaçar Hanedanının dini kimlik, nesep, coğrafi bütünlük ve askeri güç ilkelerini göz önünde bulundurmak suretiyle daha başarılı olduğu üzerinde durulmaktadır. Rus seyyah Mengulov’un raporu doğrultusunda İran’daki Türkmen boylarını ele alan makalede ise Kaçar döneminin idari yapısı, sosyal, ekonomik ilişkilerine dair bilgiler de yer almaktadır. Bu iki makalenin birlikte okunmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.
İklim değişikliği küresel bir sorun olarak tüm insanlığı ilgilendirmekte ve devletleri bu konuda işbirliği yapmaya zorlamaktadır. Atvur ve Vural’ın makalesi sürdürülebilir güvenlik çerçevesinde Türkiye’nin iklim politikaları üzerinde durmaktadır. Önsoy ve İvanov’un çalışmasında ise Bulgaristan Komünist Partisi’nin sosyalist sistemin ilkelerine ters bir şekilde Türk azınlığa yönelik asimilasyon ve zorunlu göç politikası anlatılmaktadır.
Ekim ayı üniversitelerde eğitim-öğretim faaliyetleriyle birlikte bilimsel ve kültürel etkinliklerin yoğunlaştığı bir dönemdir. Türk Devletleri Teşkilatı tarafından “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü” olarak ilan edilen “3 Ekim” konusunda da üniversitelerde düzenlenen kutlamaların sayısı her geçen yıl artmaktadır. Türk dünyası gençleri arasındaki ortak kimlik bilincinin güçlenmesi, Türk Devletleri arasındaki gelecek vizyonuna ulaşılmasını kolaylaştıracaktır. 29 Ekim’de ise tüm Türkiye’de ve yurt dışı temsilciliklerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 99. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır. Bu vesileyle kalbi Türklük ve insanlık için atan, ufukta bir güneş gibi paylayan “Türkiye yüzyılı” ve “Türk dünyası asrı”nın inşasına el veren tüm yazar ve okurlarımızın bayramlarını tebrik ediyoruz.
Ekim sayımızın bilim camiasına hayırlı olmasını temenni eder, bilime katkı sağlayan özgün ve yenilikçi çalışmalar için ilham kaynağı olmasını dileriz.
Prof. Dr. Fırat PURTAŞ
Yayın Yönetmeni
Mete Yusuf Ustabulut, Emrah Boylu & Umut Başar
Türkiye ve Seçilmiş Avrupa Ülkelerinin Göçmen Entegrasyon Politikalarının Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi2000’li yıllardan itibaren bölgesel krizler sebebiyle Orta Doğu’da en çok göç alan ülkelerden biri olan Türkiye’nin göçmen entegrasyon politikası da göç alan diğer ülkeler gibi “Göçmen Entegrasyon Politikası Endeksi” (MIPEX) kapsamında değerlendirilmektedir. Söz konusu endeks ülkeleri; iş gücü piyasası hareketliliği, aile birleşimi, eğitim, sağlık, siyasi katılım, daimî ikamet, uyruğa erişim ve ayrımcılıkla mücadele olmak üzere sekiz ana başlıkta puanlandırmaktadır. Bu çalışmada, söz konusu endeksin 2015 ve 2020 çıktıları doğrultusunda Türkiye’nin göçmen politikası puanlamasındaki değişimi, altı Avrupa ülkesiyle (Almanya, Belçika, Fransa, Norveç, Finlandiya, İsveç) karşılaştırmalı bir şekilde incelenmiştir. İncelemede, 2015 MIPEX raporunda Türkiye ile söz konusu Avrupa ülkeleri arasında endeks puanı açısından ciddi fark bulunmaktayken 2020 raporunda farkın azaldığı tespit edilmiştir. 2020 raporuna göre Türkiye, göçmen entegrasyon politika puanlarında ciddi artış (+17) yapmış ve bunun sonucunda “Biraz Olumsuz”’ olan politika göstergesi “Yarı Olumlu”ya yükselmiştir. Bu puan ve yükseliş, her ne kadar istenilen düzeyde olmasa da bir sonraki raporda Türkiye’nin entegrasyon politikalarında çok kapsamlı iyileşmelerin görüleceğine işaret olarak algılanabilir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye ve seçilmiş Avrupa ülkeleri, göç politikası, entegrasyon, göçmen entegrasyon politikası endeksi.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10301 [HTML]
Ivo Kirilov Ivanov & Murat Önsoy
From Integration to Assimilation and Forced Migration: An Evaluation of the Bulgarian Communist Party’s Turkish Minority PolicyMinority regulations in Bulgaria from the communist takeover to the end of the Stalinist era were shaped under the influence of socialist internationalist policies, which envisaged the
preservation of ethnic and cultural differences for generating class solidarity among the Bulgarian citizens. However, in practice, the constitutional safeguards and promises given to them were often ignored by the state for the sake of constructing a modern socialist society. The discrimination increased further during the post-Stalinist years in parallel with the regime’s ideological shift away from communist orthodoxy towards nationalism. The statesponsored discriminatory policies had far-reaching consequences for the Turks, the largest and most culturally aware of all ethnic minorities. Perceived as an alien element of the Bulgarian society, throughout the entire socialist period, Turkish minority was subjected to integrationist/assimilationist policies and forcibly expelled from the country at times when these policies did not produce the desired results. This article focuses on the discriminatory policies and practices forced upon the Turkish minority by the Bulgarian Communist Party during the era of state socialism, and intends to inquire into their results.
Keywords: Turkish Minority, Bulgarian Communist Party, integration, assimilation, revival process.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10302 [HTML]
Senem Atvur & Çağla Vural
Türkiye’s Climate Policies in the Context of Sustainable SecurityClimate change is becoming one of the most crucial problems threatening the integrity of the global system. The impacts of climate change have been posing new threats to the states’
interests, human prosperity and environmental sustainability. This article aims to analyze Türkiye’s climate policies within the context of the sustainable security approach, which focuses on
the balance between national, human and environmental security. The study argues that Türkiye’s economic priorities prevail over its climate strategies. Moreover, Türkiye becomes more vulnerable and less resilient to the impacts of climate change as long as the country’s carbon emissions continue to rise. Therefore, this article argues that if Türkiye considers the risks of climate change with a sustainable security approach; economic advantages, social prosperity and environmental protection for both present and future generations could be equivalently guaranteed.
Keywords: Climate change, Türkiye, sustainable security, carbon emission, Paris Agreement.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10303 [HTML]
Ata Mohamed Tabriz
Safevî Devleti’nden Sonra İran’da Siyasî İktidarların Meşruiyet ArayışlarıSafevî Devleti’nin çöküşünden sonraki yetmiş sene boyunca, İran’da dört farklı boy devlet kurdu. Ancak bunlardan sadece biri (Kaçarlar) hâkimiyetini bir yüz yıldan fazla sürdürebildi. Bu
araştırmada, İran’da söz konusu dönemde kurulan ilk üç yapının istikrarsızlığı, dördüncü yapıyı kuran Kaçarların devlet inşasındaki başarısı ve tüm bu devletlerin kendi hükümranlıklarını meşrulaştırma çabaları konu edilmiştir. Bu nedenle, birincil ve ikincil kaynaklar kullanılarak, bahsi geçen devletlerin kuruluş aşamaları incelenip aralarındaki benzerlik ve farklılıklar irdelenmiştir. Çalışmada ulaşılan sonuç, kurulan devletlerden ilk üçünün, Safevî mirasını önemsemekle birlikte, onların meşruiyet kaynaklarını temin edemedikleri yönündedir. Buna karşılık diğerlerine nispeten daha uzun ömürlü olabilen Kaçar Devleti’nin, Safevî Devleti’nin meşruiyet kaynaklarından öne çıkan dinî kimlik, nesep, coğrafi bütünlük ve askerî güç ilkelerini göz önünde bulundurduğu, bunları benimsediği görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İran, Meşruiyet, Safevî, Afganlar, Zendîler, Avşarlar, Kaçarlar
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10304 [HTML]
Yasemin Türkkan Tunalı
Saltanat ve Hilafetin Kaldırılışının İspanya Basınındaki YankılarıTürkiye’de imparatorluktan ulus-devlete geçiş sürecinin önemli iki gelişmesi; 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın ve 3 Mart 1924’te hilafetin kaldırılması, tüm dünyada olduğu gibi İspanya basınının da ilgisini çekmiştir. Gazeteler, bu kurumların tarihsel arka planını vermiş, saltanatın kaldırılmasıyla hilafetin kazandığı yeni konumu betimlemeye çalışmıştır. Egemenliğin TBMM tarafından kullanıldığı, dini gücün ise yine Meclis tarafından seçilmiş bir halife tarafından temsil edildiği bu yeni durum, basın tarafından İslami gelenekler ve Türkiye’nin Müslüman dünyasına yönelik politikaları bağlamında değerlendirilmiştir. Hilafetin kaldırılması ve son Halife Abdülmecid Efendi’nin sürgüne gönderilmesinin ardından tekrar gündeme yerleşen konu, İslam dünyasında yaratacağı dini-siyasi tepkiler, Müslüman sömürgeleri nedeniyle İngiltere ve Fransa siyasetine etkileri ve yeni Türk Devleti’nin devrimleri çerçevesinde ele alınmıştır. İspanya basınının
konuya yaklaşımı, gazetelerin siyasi duruşlarına göre farklılık göstermişse de hilafetin kaldırılmasına dair nihai değerlendirmesi, evrensel siyasi bir güç olarak Panislamizm’in sonlanması olmuştur. Hilafetin kaldırılmasına dair haber ve köşe yazıları İspanya kamuoyunun, Türkiye nezdinde Doğulu-Müslüman dünyasına dair oryantalist bakışını yansıtmıştır.
Anahtar Kelimeler: İspanya basını, saltanat, hilafet, ilga, kamuoyu.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10305 [HTML]
Zeynep Yıldırım
Melgunov’a Göre 19. Yüzyılda İran’da Türkmen BoylarıGrigory Valerianovich Melgunov 1860 yılında İran’a seyahat ederek Türkmenlerin yaşadığı bölgede araştırmalar yapmış ve hazırladığı seyahatnameyi Rusya’da yayımlamıştır. Eserde, 19. yüzyıl başlarında Hazar Denizi’nin güney kıyılarında yaşayan Türkmenlerin yerleşim birimleri, İran ve Rus Devletleri ile olan münasebetleri, sosyal ve siyâsî ilişkileri detaylı olarak tasvir edilmekte ve Türkmen boylarının sınıflandırılmış listesi verilmektedir. Bu çalışmada Melgunov’un Türkmenler hakkında verdiği malumat değerlendirilerek, bölgeye yaptığımız araştırma gezileri esnasında tespit edilen boyların Türkmen Türkçesi adlarının esas şekilleri verilerek Melgunov’un listesindeki hatalı kısımlara işaret edilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Melgunov, İran, Türkmen, Türkmen boyları.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10306 [HTML]
Kayhan İnan
Code-Switching Pattern of Turkish- Russian Bilingual Ahıska Turks and Matrix Language Frame ModelDuring the 75 years following Ahıska Turks’ expatriation from their homeland in Soviet Georgia in 1944 to the Central Asian Soviet Republics, they have evolved into a multilingual society. Ahıska Turks use Turkish and Russian language pairs in their daily communication. They adopt code-switching strategies in their
daily communication. Turkish-Russian code-switching pattern of Ahıska Turks was not analyzed linguistically in terms of bilingual communication. Therefore, this study aims to investigate Ahıska Turks from a different perspective. It reflects the code-switching situation by examining the Bishkek show of Miko Şov, an Ahıska Turks’ comedy group. The records were investigated based on the Matrix Language Frame Model and the pattern is divided into categories as nouns, adjectives, adpositions, verbs, and adverbs. It is determined that the same strategies were followed with other Turkic languages contacting Russian.
Keywords: Ahıska Turks, code-switching, Matrix Language Frame Model, Turkish-Russian bilingualism, Turkish diaspora.
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10307 [HTML]
Başak Kuzakçı
Yayın Değerlendirme / Book Reviews: Ötüken’den Kırım’a Türk Dünyası Kültür Tarihi / Turkish World Cultural History from Ötüken to Crimea. Ed. Ahmet Kanlıdere and İlyas Kemaloğlu, Ötüken Press, 2021.The book titled “Turkish World Cultural History from Ötüken to Crimea” was prepared in the editorial of Ahmet Kanlıdere and İlyas Kemaloğlu who have international works in the field Turkish cultural and political history. The study is composed of 18 chapters, including the “Introduction Part”. In total 541 pages, including the contributors’ chapter, contain information on the index and authors. The book is designed to compile information about the Turkish World until now, to make disclaimers where necessary, and to replicate the literature from the past about the history of the current Turkish World with the current writing. In general, Turkish history writing is specifically aimed at the emphasis on cultural history as the weight is still given to political history issues in the works produced in the Turkish World. The statement by the editors, “All the topics we can address under the culture roof are the common value of all Turks that spread across the wide geography” can be considered as the main reason for the approach to cultural history. Contributing to the field of department authors in the international field, it is understood from the short description about the authors in the title “Contributors” at the end of the work, selected from among the Turkish academics who brought original views to historiography with their works. The authors of the department have compiled an up-to-date and holistic text on the subjects they have dealt with by correcting the erroneous information in the historiography by combining the old and new literature about the period studied.
Keywords: Methodology of Cultural History, Turkish World, Turkish Cultural History, Central Asia
[HTML]