Saygıdeğer Okurlar,
Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı tarafından üç ayda bir olmak üzere yılda dört defa yayımlanan uluslararası bir hakemli dergi olan bilig’in 76. sayısını istifadenize sunmaktan büyük mutluluk duymaktayız. 76. sayının içeriğine geçmeden önce önemli bir duyuru yapmak istiyoruz.
2016 Ahmet Yesevi Üniversitesi ailesi için özel anlam taşıyan bir yıldır. Mütevelli Heyet Başkanlığı’nın çabaları sonucu Türkiye ile Kazakistan UNESCO Milli Komisyonları’nın teklifleriyle 2016 yılı UNESCO tarafından Ahmet Yesevi Yılı olarak ilan edilmiştir. Mütevelli Heyet Başkanlığı; Yesevi Hazretleri’nin tüm eserlerini yayımlamak, Uluslararası Ahmet Yesevi Sempozyumu düzenlemek, Hoca Ahmet Yesevi Beste Yarışması yapmak gibi bir dizi etkinliklerle 2016 yılında Yesevi Hazretleri’ni ve onun mirasını daha geniş kitlelere ulaştırmak için var gücüyle çalışmaktadır.
Bu kapsamda bilig dergisi olarak bu çalışmalara “Hoca Ahmet Yesevi” konulu özel bir sayı ile katkıda bulunmak istiyoruz. Dergimizin 2016 yılı sonunda yayımlanacak olan 79. sayısını “Hoca Ahmet Yesevi” başlığı altında hazırlayacağız. Bunun için siz değerli akademisyenlerimizin desteklerini bekliyoruz. Hakemlik süreci de göz önünde bulundurulduğunda yazılarınızın en kısa süre içerisinde elimize ulaşması gerekiyor. Makalelerinizi şimdiden gönderebilirsiniz.
Saygıdeğer okurlar,
Üç ayda bir yayımlanan hakemli bir derginin güncel gelişmeler ve sorunları yakalayan bir içerikle çıkması oldukça zordur. Böyle bir kaygının doğru olup olmadığı tartışması bir yana dergimizin Türk Dünyası’nın sosyal meselelerine ışık tutan ve çözüm üreten akademik çalışmalara verdiği öncelik değişmeyen ilkedir. Bu ilke doğrultusunda Yayın Kurulu olarak 76. sayımızda güncel gelişmelerin anlaşılmasında fayda sağlayacak, birbirinden ilgi çekici makalelerden oluşan bir seçki hazırlamaya çalıştık.
Tarih eğitimi ulusal kimliğin ve kolektif bilincin oluşmasında önemli bir rol oynar. Karar vericilerin yetiştikleri çevre ve aldıkları eğitim dünya görüşlerinin şekillenmesinde belirleyici faktörlerdir. Türkiye ile Rusya arasında yaşanan siyasi kriz bir kez daha tarihsel hafızanın uluslararası siyasetteki rolünü ortaya koymuştur. Rusya Federasyonu güncel tarih ders kitaplarında, Osmanlı-Türk imgesinin nasıl çizildiğini analiz eden Evren Balta ve Süheyla Demir’in makalesi, Türk-Rus ilişkilerinde yaşanan son krizi anlama açısından mutlaka okunması gereken bir makaledir. Temelde Batı karşıtlığı üzerinde şekillenmiş olan Rus kimliği, maalesef Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’yi de olumsuz olarak resmetmektedir.
Nestor İskender tarafından XV. yüzyılda yazıldığı düşünülen ve 1886 yılında Arşimandrit Leonid tarafından Troitse-Sergiyeva Manastırı’nda gün yüzüne çıkarılan İstanbul’un fethi konusunda ilk Rusça kaynak olan “Çar Şehrinin Öyküsü (Şehrin Kuruluşu ve 1453 Yılında Türkler Tarafından Alınışı)” adlı el yazmasının ele alındığı makale ise Rusya Federasyonu güncel tarih ders kitaplarının hangi temel referanslara sahip olduğu hakkında bilgi vermektedir. Orta Çağ’da yaşamış bir din adamı olarak Nestor İskender’in II. Mehmet’e ve Türklere açıkça ve sıklıkla dile getirdiği taraflı tutumunu anlamak mümkündür, ancak 21. yüz yılda Rus devlet adamlarının aynı nefret dilini kullanmayı tercih etmesi izahı zor bir durumdur.
Zübeyde Güneş Yağcı’nın kaleme aldığı “Kuzey Kafkasya’nın Uluslararası lideri Sefer Zaniko” adlı makale ise 19. Yüzyıldaki Çerkes ileri gelenlerinden biri olan Zanzade Sefer’in biyografisi üzerinde bir halkın varoluş mücadelesini anlatmaktadır.
İhsan Çomak’ın kaleme aldığı Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde (KUTVA) okuyan Türk öğrencileri konu alan makale ise Rusya’nın Türkiye siyasetini etkilemeye yönelik çalışmalarını ve Türkiye’de Sol anlayışın kökenlerini anlamak açısından kıymetlidir. 14 aylık eğitim programında Marksist-Leninist teori, istihbarat, gerilla savaşı, gizli kodlar ve yeraltı siyasi çalışma teknikleri gibi konuların bulunduğu KUTVA’da eğitim alan isimler arasında Nazım Hikmet, Vâlâ Nureddin, TKP’nin kurucularından Zehra Kosova, Şevket Süreyya Aydemir, Dr. Şefik Hüsnü Deymer, Mehmet Bozışık, İsmail Bilen gibi dönemin meşhur solcuları bulunmaktadır.
1914 yılında başlayan ve dört yıl boyunca Avrupa’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Uzak Doğu’ya tüm bölgeleri kasıp kavuran I. Dünya Savaşı, etkileri günümüzde de devam eden ve pek çok uluslararası sorunun başlangıç noktasıdır. Üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen pek çok bilinmeyen yönü bulunan I. Dünya Savaşı’nın ihmal edilmiş konularından biri de Müslüman esirler meselesidir. Rusya ve Fransa’nın ordularında sömürge bölgelerinden topladıkları milyonlarca asker savaşmıştır. Çoğunluğu Müslüman olan bu askerlerden on binlercesi Almanya’ya esir düşmüşlerdir. Türkistan üzerindeki Alman ilgisini ele alan makalesinde Gulzhaukhar Kokebayeva, I. Dünya Savaşı sırasında Rusya ordusunda savaşırken Almanya’ya esir düşen Müslüman esirlerin Almanya’nın Türkistan siyasetinde önemli rol oynadığını ortaya koymaktadır. Kokebayeva’nın kullandığı kaynaklarda Almanların elinde 40 bin Müslüman esir olduğu ve bunların 10 bininin Türkistan’da gönüllü olarak savaşmaya hazır olduğu belirtilmektedir. Almanya ise bu esirleri Osmanlı’nın Kafkasya’daki etkinliğini güçlendireceğinden çekinerek vermekten imtina etmiştir. Yaşar Demir’in makalesi ise I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın elindeki Müslüman esirler arasında eski Fransız sömürgesi olan Kuzey Afrika bölgesinden gelen esirler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Fransız arşiv kaynaklarına dayalı olarak yazdığı makalede Demir, esir Mağripli askerler arasında İttihat-ı İslam çalışmalarının beklenilen düzeyde etki etmediği, esirlerin Fransa’ya sadakat gösterdiklerini ortaya koymaktadır.
Roza Abdıkulova’nın, Dünya Savaşı yıllarında Türkistan halklarının Çar ordularına başkaldırısı ve ardından kitlesel göç ve ölümlere neden olan 1916 Türkistan İsyanı ve bunun Kırgız edebiyatına etkisini incelediği makalesi ise “Ürkün”ün 100. Yıl dönümünde konuya dikkat çekilmesi açısından önemlidir. Hasan Ali Karasar’ın makalesi savaş yıllarında meydana gelen Bolşevik İhtilali ve iç savaş sırasında Rusya’dan hicret etmek zorunda kalan Türkistanlı aydınların muhacerette verdikleri mücadeleyi konu almaktadır.
75. sayıda yer alan Zeyneb Çağlıyan İçener’in “Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmalarının Yakın Tarihi: Özal ve Demirel’in Siyasi Mülahazaları” isimli makalesinin basılı halinde sehven yapılan bir hata söz konusudur. Yazının düzeltilmiş hali bilig web sitesinde pdf formatında yer almaktadır.
Her biri birbirinden kıymetli makaleleri hazırlayan akademisyenlerimize teşekkür ediyor, siz değerli okuyucularımıza faydalı olmasını temenni ediyoruz. bilig Yayın Kurulu olarak yeni yılınızı kutlar, 2016 yılının tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini dileriz.
Prof.Dr. Fırat PURTAŞ
Yayın Yönetmeni