Değerli okuyucular,
bilig’in 70. sayısıyla karşınızdayız. Dergimizin bu sayısında daha önce yapmadığımız bazı şeyleri göreceksiniz. 70. sayımız her şeyden önce “dış Türkler” konusuna ayrılmış bir özel sayı. bilig’i özel sayı olarak yayımlama alışkanlığımız yok. Ancak belli konulara odaklanan yazıları bir araya getiren özel sayıların okuyucu açısından yararlı olduğu da bir gerçek. Bu nedenle ileride daha başka konularda da özel sayılara yer vereceğiz.
Özel sayımızın yazıları, Tilburg Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kutlay Yağmur’un çabalarıyla bir araya geldi. Bu nedenle dergimizin bu sayısında ilk defa misafir editör olarak kendisini göreceksiniz.
bilig’in bu sayısında ayrıca Prof. Dr. Kutlay Yağmur’un bir takdim yazısına yer verdik. Makaleler ve özel sayı hakkında ayrıntılı bilgiyi orada bulabilirsiniz.
Dergimizde bugüne kadar bir yıl içinde bile bir yazarın birden çok yazısını yayımlamamaya özen gösterdik. Ancak bu sayımızda bir yazarı; bir yazıda tek isim ya da ilk yazar, ikincisinde ortak yazar olmak kaydıyla en fazla iki yazı ile göreceksiniz. Burada ilkelerimizi zorlamamak için birden çok yazıda ortak yazar olan isimlerin üçüncü yazılarını sonraki sayılarımıza bıraktık.
Bu sayımızda bir başka ilk yaşandı. Editör olarak dergimizin baskıya hazırlanma sürecinde son birkaç günü dergimizin tasarımının yapıldığı SFN Ajans’ta geçirme alışkanlığımız vardı. Ancak bir alan araştırması nedeniyle bu defa yazıların editörlük işlemlerine yurt dışından katkıda bulunmaya çalıştım. Derginin hazırlanma sürecinin yükünün ağırlığını ise E. Sıdıka Toptaş ile Prof. Dr. Kutlay Yağmur çekti. Her ikisine de katkıları için çok teşekkür ediyorum. Prof. Dr. Yağmur’a bilig’in bu sayısının ortaya çıkışına olan katkıları nedeniyle ayrıca teşekkür etmek isterim.
Editör yazısını Moğolistan’da Altay Tuvaları arasında Bölümüz’den arkadaşlarla yaptığımız bir alan araştırması sırasında yazıyorum. Alan araştırmalarımızın sonuçlarını da ileride bilig aracılığıyla sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Özel sayımızı beğeneceğinizi umuyorum.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Nurettin DEMİR
Yayın Yönetmeni
In this mixed-method study, we explore teachers’ beliefs concerning
the use of the Turkish language by Turkish children in
Belgian primary schools, and we compare these findings with
the effective consequences of language maintenance. The qualitative
analyses revealed that teachers have very negative views
about the use of the Turkish language, as they believe that
speaking the mother tongue is detrimental to academic
achievement. These adverse teacher beliefs are not only shaped
by the assimilationist policy context in Belgium, but they are also
(re)produced and reinforced by interactions between teachers
and the Turkish middle-class. Nevertheless, the quantitative
analyses with a data of 435 Turkish pupils in 48 schools have
shown that there is no evidence that speaking Turkish, at home
or at school, harms pupils’ academic achievement. However,
the negative school culture about the Turkish language causes
feelings of rejection and reduces the sense of school belonging
for pupils who speak Turkish more frequently at school.
Keywords: Language use, language maintenance, academic achievement, sense of school belonging, European Turks, Belgium
DOI : 10.12995/bilig.2014.7001 [HTML]
Bu makalede, Fransa’da yaşayan birinci ve ikinci kuşak Türk
göçmenlerin etnik ve dinsel kimlik algılarını, kültürel uyum
kuramının iki boyutlu etnik kimlik modeli (Berry 1980) çerçevesinde
inceleyen çalışmanın sonuçları sunulmaktadır. Fransa’da
yaşayan göçmenlerin Fransız toplumuna uyumu ve kimlik
sorunu, genel olarak sosyolojik ve dilsel açıdan önemli çalışmalara
konu olmasına rağmen kimlik/din ilişkisi şimdiye
kadar ele alınmamıştır. Bu amaçla, birinci kuşaktan 86, ikinci
kuşaktan 180, toplam 266 katılımcının anketlerinden elde
edilen ve Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler üzerine daha
önce yapılan çalışmalarla karşılaştırılan bulgular, Fransa
Türklerinin etnik ve dinî algılarının öz kültüre dayandığını,
köken veya hâkim grup kimliğiyle özdeşleşmenin kuşaklar için
önem taşıdığını kanıtlamaktadır. Faktör analizleri ikinci kuşak
Türk göçmenler arasında dinî kimlik algısının güçlü olduğunu,
birinci kuşak arasında ise sembolik tanımlamalar ile dinî
uygulamalar arasında farklılıklar olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Fransa, Türk göçmenler, birinci ve ikinci kuşak, etnik kimlik, dinî kimlik, kültürel uyum
DOI : 10.12995/bilig.2014.7002 [HTML]