Sayı: 108 Kış 2024
Editörden
Saygıdeğer Okurlar,
bilig’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına ithaf ettiğimiz yeni sayısını sizlere sunmaktan mutluluk duymaktayız. Bu sayıda yedi araştırma makalesi ve bir kitap eleştirisi bulunmaktadır. Bu çalışmaların ilginizi çekeceğine ve size ilham vereceğine inanıyoruz.
Türk devletleri arasında iş birliği ve bütünleşme çabalarının hız kazanmasıyla birlikte Türk dünyasının kültürel zenginliği ve güncel meselelerine dair akademik çalışmalarda da hızlı bir artış gözlenmektedir. Bu artış olumlu olmakla birlikte, yeni çalışmalarda ele alınan konuyla ilgili literatürde yer alan akademik ürünlerin yeteri kadar tüketilmediği dikkat çeken bir husustur. Akademik camianın birbirinden haberdar olması, yenilikleri takip etmesi ve alana ilişkin literatüre hâkim olması nitelikli bir çalışma için vazgeçilmez bir ön koşuldur. Aksi takdirde alana katkı sağlayacak, özgün çalışmaların ortaya çıkması mümkün değildir.
3 Kasım 2023 tarihinde Astana’da düzenlenen devlet başkanları zirvesinde Türk Devletleri Teşkilatı dönem başkanlığını üstlenen Kazakistan, Türk dünyası bütünleşmesinin ulaştığı düzeyi “Türk Devri” (TURK TIME) olarak ilan etmiştir. TURK TIME ifadesindeki her
bir harf (Tradition/gelenek, Unification/birleşme, Reform, Knowledge/bilgi, Trust/güven, Investment/yatırım, Mediation/arabuluculuk ve Energy/enerji) öncelikli iş birliği alanını ifade etmektedir. Dolayısıyla knowledge/bilgi Türk Devletleri Teşkilatı’nın öncelik verdiği
hususlar arasındadır. Buradan hareketle Türk dünyası entegrasyonunun bilgi temelinde yükseldiğini iddia edebileceğimiz gibi önümüzdeki dönemde eğitim ve bilim alanındaki iş birliği çalışmalarının yoğunlaşacağını öngörebiliriz. Bizler de yayın kurulumuz, yazar ve hakemlerimizle birlikte bilig olarak Türk dünyasının birliğini sağlamlaştıracak bilimsel bilgi alt yapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımızla Türk Devletleri Teşkilatı’nın gelecek vizyonuna katkı sunmaya devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle Cumhuriyetimizin 100. yılını bir kez daha kutlar, 2024 yılının Türk dünyasına ve tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini diler ve yeni sayımızın faydalı olmasını temenni ederiz.
Prof. Dr. Fırat PURTAŞ
Yayın Yönetmeni
Arif Bağbaşlıoğlu
Rethinking the Implications of NATO’s Afghanistan Operation and Its Partnership for Peace in Central Asia: Is It the End of NATO’s Presence in Central Asia?NATO’s partnership policy, including its Partnership for Peace (PfP) program, which aims to develop cooperation and dialogue with non-NATO countries, represents the first steps for an
essentially Euro-Atlantic alliance to establish an institutional relationship with Central Asian states. The war on terror discourse after the September 11 attacks, the US intervention in Afghanistan in 2001, and NATO’s takeover of the ISAF mission in 2003 made it easier for NATO to establish institutional relations with Central Asian states. This study first discusses the effects of the end of the Afghanistan operation on NATO’s approach towards Central Asia in light of current developments, such as the Russia-Ukraine war and NATO’s 2022 Strategic Concept. It then explains why the PfP program did not produce the desired results in developing relations with Central Asian states.
Keywords: Partnership for Peace, NATO, Central Asian States, Afghanistan, ISAF
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10801 [HTML]
Bülent Bayram
Kazak Atasözleri Penceresinden Modern Ulus KimliklerKaynaklarda Türkistan, Turan, Orta Asya, Merkezî Asya gibi farklı adlandırmalarla kaydedilen coğrafyada var olan modern ulus kimliklerin karşılıklı ilişkileri, farklı açılardan incelenmeye değer bir konudur. Resmî tarih yazımı, edebiyat tarihi, şekillenmiş edebî dil sorunlu olmakla birlikte çizilmiş siyasi sınırlara dayalı biçimde kurulmuş olan ulus devletlerin ve dolayısıyla çoğunluğunu Türk boylarının oluşturduğu modern kimliklerin arasında günümüzde keskin çizgiler mevcuttur. Makalede Kazak atasözlerinde Özbek, Sart, Rus, Tatar, Türkmen başta olmak üzere diğer topluluklarla ilgili kayıtlar; tarihî süreç de dikkate alınarak günümüze yansımaları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Günümüzde keskin çizgileri ortaya çıkaracak bir bakış açısının Kazak atasözleri temelinde desteklenip desteklenmediği sorusu çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır. Makalenin temel amacı keskin ulus kimliklerin ortaya çıkışına sebep olan bakış açılarının atasözlerine yansıyıp yansımadığı sorusuna cevap aramaktır. Makalenin temel malzemesini yayımlanmış atasözleri oluşturmaktadır. Çalışmada alan araştırması çerçevesinde derlenen malzemeler kullanılmamakla birlikte etnografik yönteme dayalı gözlemlerden istifade edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kazaklar, paremiyoloji, atasözü bilimi, Kazak atasözleri, Kazak atasözlerinde uluslar
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10802 [HTML]
Sibel Hoştut, İsmail Ayşad Güdekli & Fırat Güzeldağ
Safeguarding Truth in Turmoil: A Study of the Turkish Government’s Strategic Deployment of Twitter during the February 6, 2023, EarthquakesThis article examines crisis communication and public diplomacy through social media, especially in the context of the earthquakes that occurred in Türkiye on February 6, 2023. The study underscores the critical roles of accurate information dissemination, public trust cultivation, and disinformation prevention. Focusing on the experiences of leading government offices, particularly their Twitter responses, this research demonstrates the interconnectedness of crisis communication, digital diplomacy and central importance of strategic integration in the digital age. Using a dataset of 2,997 tweets from six government Twitter accounts, the MAXQDA 2020 analysis explores the dynamics of the relationship between Turkish public diplomacy, crisis communication, and social media, and offers insights into resilient communication frameworks in global governance. The effectiveness of the government’s communication efforts is evident in the strategic use of Twitter as a dynamic tool for real-time dissemination of information during crises, underlining the government’s proactive and responsive stance in crisis communication.
Keywords: Crisis communication, disinformation, public diplomacy, social media, earthquake, Türkiye
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10803 [HTML]
Reyhan Rafet Can
Wakhan Koridoru’nda (Afganistan) Pamir Kırgızlarının Yaşam Biçimi, Mevcut Durumu ve SorunlarıWakhan Koridoru, Amuderya Nehri’nin kaynak sularını Pamir Dağları’ndaki kaynaklarına kadar takip ederek Bedahşan eyaletinden doğuya doğru uzanan, vadiler ve yüksek dağlardan oluşan dar bir panhandledir. İpek Yolu’nun en önemli kavşak noktası olan koridor, Avrupalılar ve Çinliler tarafından Arap Denizi Kıyıları üzerinden Hint Ovaları’na ulaşmak için bir ticaret yolu olarak kullanılmıştır. Afganistan’da Kırgız topluluğunun mensupları, kuzey Bedahşan Eyaletinde, Küçük ve Büyük Pamir olarak bilinen iki yerleşim yerinde yaşamaktadırlar. Hindikuş, Karakurum ve Pamir sıradağları arasındaki yüksek, açık vadiler, Pamir Düğümü olarak bilinen yeri oluşturur. Bu çalışmada Pamir Kırgızlarının Wakhan Vadisindeki yaşantısı, etno-kültürel özellikleri,
mevcut ekonomik durumları ve sorunları ele alınmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman ve içerik analizi metodundan yararlanılmıştır. Araştırma sonunda Pamir Kırgızları nüfusunun her yıl %6-7 oranında azaldığı, eğitim, sağlık ve medeniyetin diğer imkânlarından mahrum bırakıldıkları, Çin ve Orta Asya’daki zamana ve siyasi gelişmelere
rağmen bozulmadan korunmuş büyük bir kültürel özgünlüğe ve zenginliğe sahip oldukları sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Afganistan, Wakhan Koridoru, Pamir Kırgızları, Etno-kültür, örf ve adetler
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10804 [HTML]
Yılmaz Çolak, Yakup Şahin & Aysel Özdemir Çolak
Kuzey Kıbrıs’ta Yeni-Kabileci Milliyetçiliğin Yükselişi: Göç ve Tarih Yazıcılığı TartışmalarıBu çalışma Kuzey Kıbrıs’ta kimlik ve milliyetçilik tartışmalarını yeni bir analitik çerçeve olan ‘yeni-kabileci milliyetçilik’ temelinde incelemektedir. Kıbrıs’ta özellikle İngiliz sömürgesiyle birlikte karşılıklı rekabet içinde olan Rum ve Türk milliyetçilikleri 1960’lardan itibaren yeni bir dönüşüm yaşamış ve 1974’ten sonra da yeni bir evreye girmiştir. Adanın her iki kesimindeki hâkim iki resmî milliyetçi konuma yerlici alternatif bir ideoloji olarak ‘Kıbrıs milliyetçiliği’ ya da ‘Kıbrısçılık’ ortaya çıkıp gelişmiştir. Özellikle KKTC’de sol siyasetin ideolojisi olarak dillendirilen Kıbrısçılık
2000’li yıllarla birlikte küreselleşme ve AB üyelik süreçleri etkisi altında gittikçe güçlenmiş, toplum ve siyaset düzeyinde belirleyici hâle gelmiştir. Bu makale, Kıbrıs özelinde milliyetçilik üzerine yapılan çalışmalarda sıklıkla referans verilen etnik ve sivil milliyetçilik zıtlığının Kıbrıs’ta yaşanan dönüşümü açıklamada yetersiz kaldığını ileri sürmekte ve Kıbrıslı kimliği inşa etme anlamında Kıbrısçı yerliciliği merkeze alarak seçmeci bir şekilde mitler yoluyla kurgulanmış bir geçmişe dayalı hayali bir cemaat yaratması, göçmenlere karşı ötekileştirici söylem ve eylemlerle ayrımcı ve dışlayıcı olması bakımlarından Kıbrısçılığı ‘yeni-kabileci milliyetçilik’ olarak değerlendirmektedir. Bu inceleme KKTC’de göç ve tarih yazımı tartışmaları üzerinden yapılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kıbrıs, Kıbrısçılık, yeni-kabileci milliyetçilik, göç, tarih yazımı
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10805 [HTML]
Erkan Salan
İlk Yazılı Kaynaklarına Göre Oğuzlar Teŋri mi Yoksa Taŋrı mı Diyordu?Eski Anadolu Türkçesi ile ilgili yayımlarda bir sözcüğün taŋrı (/tan͡grı) ve teŋri (/ten͡gri) şeklinde iki farklı biçimiyle karşılaşılır. Hatta bazen aynı eserde hem taŋrı (/tan͡grı) hem de teŋri (/ten͡gri)
biçiminde ikili okumaların yer aldığı görülür. Farklı okuma ve kabuller, karışıklık oluşturmakla birlikte aynı sözcüğün sözü edilen dönemde iki farklı fonetik varyanta sahip olduğunun düşünülmesine imkân vermektedir. Var olan bu görünüm, niçin taŋrı ya da niçin teŋri okunması gerektiği konusunda bir kısım tespit ve değerlendirmelerin yapılmasını gerekli hâle getirmiştir. Aynı tarihî dönemde bir sözcüğün, herhangi bir sebebe bağlanmaksızın iki farklı biçimde okunması dil araştırmaları ve dönemin dil özellikleri bakımından sorun teşkil etmektedir. Eski Anadolu Türkçesinde teŋri biçiminin mi yoksa taŋrı biçiminin mi kullanıldığını tespit etmeyi amaçlayan bu çalışmayla ortaya çıkan sonuç; adı geçen dönemde teŋri biçiminin bulunmadığı ve Oğuzların, ilk yazılı kaynaklarından itibaren sözcüğü taŋrı şeklinde kalın ünlülü olarak telaffuz ettikleri yönündedir.
Anahtar Kelimeler: Oğuzlar, Eski Anadolu Türkçesi, teŋri, taŋrı, yazım, telaffuz
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10806 [HTML]
Terane Heşimova
20. Yüzyılın İkinci Yarısında Azerbaycan ve Özbek Şiirinin Millî İdeolojik Yönden KarşılaştırılmasıAzerbaycan ve Özbek Türklerinin edebî ve kültürel ilişkileri eski bir tarihe, köklü geleneklere sahiptir. İbn Sina, Harezmî, Buhârî, Uluğ Bey, Ali Şîr Nevaî gibi tanınmış şahsiyetlerin isimleri
Azerbaycan’da büyük bir saygıyla anılmakta, Kağanî, Nesîmî ve Fuzûlî’yi Özbek halkı kendi şairleri gibi okumaktadır. Çalışmamızda, 20. yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan ve Özbek edebiyatında Sovyet yönetiminin yasaklamaya çalıştığı millî, tarihî ve Türk birliği temaları üzerine şiirlerde, konu ve fikir benzerlikleri ele alınacaktır. 1950’lerde Stalin’in ölümünden sonra ve dünya edebiyatındaki yenilenme süreçlerinin etkisiyle Azerbaycan ve Özbek edebiyatında üstü kapalı şekilde millî konular ele alınmaya başlandı. Makalede, bu dönemde millî şiiri esaretten kurtarma yolunda kalemleriyle savaşan Bahtiyar Vahapzade, Halil Rıza, Fikret Koca, Erkin Vahidov, Abdulla Oripov, Cemal Kemal’in şiirlerindeki, manzumelerindeki ortak konular, ülkü ve fikir benzerlikleri, edebî etki, esinlenme gibi konular gözden geçirilmiş, Sovyet yönetimine karşı direnişlerden söz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Azerbaycan şiiri, Özbek şiiri, Vladimir Lenin, Josef Stalin, Sovyet rejimi, asimilasyon
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10807 [HTML]
Başak Kuzakçı
Yayın Değerlendirme / Book Reviews: Tarihi Rus Haritalarında Osmanlı Devleti (1700-1917) [The Ottoman Empire in Historical Russian Maps (1700-1917)]. Author of text Mikhail Bashanov, transl. and ed. by İlyas Kemaloğlu, TDBB, 2023. Tarihi Rus Haritalarında Osmanlı Devleti (1700-1917) [The Ottoman Empire in Historical Russian Maps (1700-1917)]. Author of text Mikhail Bashanov, transl. and ed. by İlyas Kemaloğlu, TDBB, 2023.
Keywords: Tsarist Russia, Ottoman Empire, Map
DOI : https://doi.org/10.12995/bilig.10808 [HTML]