ÖZET
Bu çalışma, insaniyetperverliğin ve bunun insani diplomasi yoluyla pratik uygulamasının Japonya ve Türkiye’deki sığınmacı politikaları üzerindeki etkisini incelemektedir. Özellikle bu politikaların her iki ülkenin ulusal kimlikleriyle nasıl bağlantılı olduğuna odaklanmaktadır. Japonya’nın uygulamaları, homojen bir topluma yaptığı tarihsel vurgu ve İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ile olan uyumundan kaynaklanan kısıtlayıcı bir duruşla karakterize edilmektedir. Bu uyum, kontrollü göç ve sıkı inceleme gibi daha geniş Batı değerlerini yansıtan ve
kapsayıcılıktan ziyade kültürel uyuma öncelik veren muhafazakar bir göç politikasını teşvik etmiştir. Buna karşılık, Türkiye’nin politikaları daha çok Türk mirasını ve İslami değerleri içeren insancıllığa dayanmakta ve başta Suriyeli mülteciler olmak üzere sığınmacılara yönelik daha kapsayıcı bir duruşa yol açmaktadır ki bu aynı zamanda bölgesel istikrarsızlık ve güvenlik endişelerine stratejik bir yanıttır. Karşılaştırmalı analiz, Japonya’nın kısıtlayıcı yaklaşımının Türkiye’nin daha uzlaşmacı duruşuyla tezat oluşturmasının ardındaki nedenleri ortaya koyarak, insaniyetperverlik ve her ülkenin ulusal kimliği arasındaki bağlantının sığınma politikalarını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Bu dinamikleri anlamak, ulusların insaniyetperverlik ve ulusal kimliğin etkisi altında sığınma ve göç konularını nasıl ele aldıklarına dair fikirler sunmaktadır.
ABSTRACT
This study investigates the impact of humanitarianism and its practical application through humanitarian diplomacy on asylumseeker policies in Japan and Türkiye. It particularly focuses on
how these policies are interconnected with the national identities of the countries. Japan’s practices are characterized by a restrictive stance, rooted in its historical emphasis on a homogeneous society and post-WWII alignment with the United States. This alignment has fostered a conservative immigration policy that reflects broader Western values of controlled immigration and stringent vetting, prioritizing cultural cohesion over inclusivity. In contrast, Türkiye’s policies rely more on humanitarianism incorporating Turkic heritage and Islamic values, leading to a more inclusive stance towards asylum seekers, notably Syrian refugees, which is also a strategic response to regional instability and security concerns. The comparative analysis reveals how the interlink between humanitarianism and the national identity of each country influences their asylum policies by unfolding the reasons behind Japan’s restrictive approach contrasts with Türkiye’s more accommodating stance. Understanding these dynamics offers insights into how nations navigate asylum and immigration issues under the influence of humanitarianism and national identity.
ANAHTAR KELİMELER: Japonya, Türkiye, insaniyetperverlik, millî kimlik, sığınmacı, göç
KEYWORDS: Japan, Türkiye, humanitarianism, national identity, asylumseeker, immigration