ÖZET
Türk savunma sanayiinin bilhassa son on yıllık başarı grafiği, AK Parti’nin baskın söylemine dönüşürken; bu anlatı ana muhalefet partileri, sanayii ve akademik çevrelerin ilgisini giderek celp etmektedir. Siyasal partilerin seçim beyannameleri, parti politikasının Türk savunma sanayiinin önceliklerini şekillendirmedeki rolünü ortaya koyarken; genel eğilim yerelleşme, millileştirme ve stratejik özerklik hedeflerinin ulusal güvenlik stratejisinin ögesi olarak içselleştirilmesinde siyasi ve toplumsal farkındalığın giderek arttığını göstermektedir. Savunma sanayiine yatırım yapmanın değişen değeri, salt milliyetçi bir söylemin yaygınlaşmasına yol açmamakta, aynı zamanda uzunca süredir askerlerin ve mühendislerin hâkimiyetiyle özdeşleştirilen savunma alanına sivil katılımı teşvik etmektedir. Ancak mevcut siyaset-sanayii ilişkilerinin sınırlarının ötesinde, akademinin her iki tarafla daha yoğun etkileşime girmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, Türk savunma sanayiine ilişkin akademik çalışmaların taraflarca teşvik edilmesi, bilahare multidisipliner ve interdisipliner bir anlayışın benimsenmesi elzemdir. Öte yandan, ulusal savunma sanayinin politik, askeri, ekonomik, diplomatik ve teknolojik boyutlarının rolünü ve vaatlerini optimize etmek maksadıyla siyaset, sanayii ve akademi arasında uzun süreli ve işlevsel bir işbirliği mekanizması oluşturmak için kapsamlı bir yol haritası geliştirilmesi zaruridir.
ABSTRACT
The successive developments in Turkish defense industry has become a core dominant narrative of the AK Party, led to an increasing interest in opposition parties, industrial and academic circles. While the political parties’ election manifestos reveal the role of party politics in shaping defense industry priorities, the general trend shows the rising level of political and societal awareness to meet the goal of localization, nationalization, and strategic autonomy as a part of national security strategy. The changing value of investing into defense industry has not only paved way to a nationalistic discourse but also encouraged the civilian engagement into defense sphere which has long been identified as the space dominated by the presence of military and engineers. This paper emphasizes the need for an interdisciplinary and multidisciplinary understanding across various science disciplines to support studies of Turkish defense industry, and further promote the academia to engage more with the policymaking and industry. Besides, it stresses the necessity of developing a comprehensive blueprint to build and maintain a long-lasting collaborative culture and relationship between politics, industry and academia which is crucial to optimize the role and promises of political, military, economic, diplomatic and technological dimensions of national defense industry.
ANAHTAR KELİMELER: Savunma sanayii, seçim beyannameleri, millileşme, yerelleşme, stratejik özerklik.
KEYWORDS: Defense industry, election manifestos, nationalization, localization, strategic autonomy.